Yüksel Ekici

Yüksel Ekici

OLUR BÖYLE ŞEYLER!...


17.06.2025

Bizim Beyefendi’yi anlamak bazen zor oluyor.

    Bir bakıyorsunuz cevval.

    Sazı eline alıyor, coşuyor, coşturuyor, “siyasetçi nasıl konuşmalı” dersi veriyor, resmen parmak ısırtıyor.

    CHP Genel Başkanlığına göz kırpıyor.

    Hatta “Cumhurbaşkanı olacak adam” algısı yaratıyor.

    Bazen de tanımakta zorlanıyorsunuz.

    Tatsız, tuzsuz.

    Keyifsiz.

    Hedefsiz.

    Dağınık oluyor nedense.

    Son meclis toplantısı örnektir.

    MESKİ’nin yediği ceza konusu gündeme geldi.

    Esti, gürledi ama yağmadı, yağamadı.

    Bir de baktık ki;

    Topu oyuna sokamıyor.

    Akıl edip taca atamıyor.

    Şaşırıyor.

    Hakem niyetine muhalif meclis üyelerine sarıyor.

    Toplantıyı izleyen misafirlerin, gazetecilerin ayak ayak üstüne atmalarına takılıp gereksiz ve anlamsız bir biçimde sinirleniyor.

    Konudan sapıyor.

    Meramını ifade etmekte sıkıntı yaşıyor.

    Güçsüz muhalefete farkında olmadan can suyu oluyor.

    Anlatmaya çalıştığım birinci Beyefendi ile bu son meclisteki ikinci beyefendi arasında dağlar kadar fark görüyoruz böyle durumlarda.

    Haksız duruma düşmekten hoşlanmıyor.

    Olumsuzluklarla muhatap edilmeyi sevmiyor.

    Eleştirilmeyi hak etmediğini bile düşünüyor olabilir.

    Ama hayat öyle kusursuz değil ne yazık ki.

    Aynı huylara ve hayat görüşlerine sahip, “ben hata yapmam” kafasında yaşayan  çok yakın bir arkadaşımdan biliyorum.

    Bugün “hatasız kul olmaz” türküsünü dilinden düşürmüyor.

    Hayat ona arada bir dolaylıda olsa hata yapılabileceğini öğretti.

    O da hayatla inatlaşmadı;

    Öğrendi.

    Beyefendiye ve konumuza dönersek;

    MESKİ Karaduvar, Mezitli ve Silifke’de çevreyi kirlettiği gerekçesiyle para cezası almış.

    Cezayı kim yazmış;

    Çevre, şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı.

    Yani üst düzey, etkili ve yetkili bir kurum.

    Beyefendi’ye dönersek;

    “Ceza yemedik” diyemiyor.

    “Yalan” diyemiyor.

    Uygulanan prosedürü kastederek “itiraz edeceğiz” diyor o kadar.

    Etmiş mi belli değil.

    Mahkemeye gitmiş mi belli değil.

    Kendi gürültüsünde ne dediği net anlaşılmıyor.

    Yetmiyor;

    “Olur böyle şeyler” diyerek “bir defadan bir şey olmaz” kafasında olduğunu ortaya koyuyor..

    “Hassasiyet sadece bize mi” mantığıyla “suç işleyen sadece biz değiliz” mealinde konuşurken aslında kurumuna ait koruma, kollama, denetleme görevlerini yapmadığını da öğreniyoruz.

    Peki;

    Beyefendi’nin sıkıntısı ne?.

    Konunun  “medyaya sızdırılması.”

    Medyanın konuyu “haber” yapması.

    Utanç verici bir durumdur o gün mecliste yaşananlar.

    Soruyorum;

    Halkın haber alma hakkı nerede?.

    Basın özgürlüğü nerede?.

    “Olur böyle şeyler” savunması ayıplı bir savunmadır kardeşim.

    Halkın böyle bir olumsuzluğu öğrenmesi sosyal demokrat olduğu iddiasındaki bir belediye başkanını kızdırmamalı.

    Tam tersine;

    Utandırmalı.

    Üzmeli.

    Özür diletmeli.

    Demem o ki;

    Kendine inanıyorsa, kurumuna güveniyorsa şayet;

    “Bize, Mersin’e, Mersinlilere kurulan bu kumpası bozacağız. Temiziz, temiz olduğumuzu ispatlayacağız. Hodri meydan” demeliydi, diyebilmeliydi.

    Diyebildi mi?.

    **

    Sevdiğim Laflar:

    “BALTA DEĞMEDİK ORMAN OLMAZ!...”

ARŞİV YAZILAR