Profesörlerden üreticilere iklim değişikliği uyarısı!

10 Aralık 2025 Çarşamba 18:26

Mersin’de Ziraat Odasınca düzenlenen “Küresel İklim Değişikliğinin Tarıma Etkileri” konferansında, konuşmacı profesörler, üreticilerle iklim değişikliği konusunda bilimsel verileri paylaşarak, uyarılarda bulundu.

HEDİYE EROĞLU

 

Mersin’de üreticiler tarafından “Küresel İklim Değişikliğinin Tarıma Etkileri” başlıklı panel düzenlendi.

Akdeniz Ziraat Odasınca, oda da düzenlenen etkinliğe; Prof. Dr. Levent Kurnaz ile Prof. Dr. Okan Özkaya’nın katıldığı konferansta, tarım sektörünü doğrudan etkileyen iklim değişikliği konusunda farkındalık arttırılarak, güncel bilimsel bilgilerin paylaşılması sağlandı.

Ayrıca iklim değişikliğinin tarımsal üretim üzerindeki etkileri, karşılaşılabilecek riskler, bölgesel uyum stratejileri ve bilimsel değerlendirmeler ele alınındı.

 

ÇİFTÇİ PROFESÖR: “MERSİN’DEKİ ÜRETİMİN YARISI KAYITLI DEĞİL”

Konferansta konuşan Prof. Dr. Okan Özkaya, kendisinin de ÇKS kayıtlı bir üretici olduğunu söyledi. Dolayısıyla çiftçilerin ne durumda olduğunu yakinen bildiğini belirten Özkaya, “Mersin’in tarımsal üretimine bakmamız gerekiyor. İlimizde 2 milyonun üzerinde nüfusunuz var, yaklaşık 330 bin hektarlık bir tarımsal üretimimiz var ve buna bağlı olarak da ÇKS’si olan 40 ile 43 bin kişi arasında üreticimiz var. Bu alansal anlamda karşılığı 175 bin, 180 bin hektar arasında. Yani tarımsal üretimimizin yarısı ÇKS’li yarısı değil. Tarımsal üretimimizi bilmeden, 13 ilçedeki genel yapıyı bilmeden ilin ilerdeki bu modelleri değerlendirmemiz mümkün değil.

 

30 MİLYON MEYVE ÜRETİMİNİN 5.4 MİLYONU MERSİN’DEN

Meyve üretimi olarak da ülkemizin önemli yerlerinden biriyiz. 40 bin hektar anlamında bir sera varlığımız var. Bunun yanında 140 bin hektarlık tarlada üretim yapılıyor. Yaklaşık 150 hektarlık yeni yeni genişleyen süs bitkisi alanımız olduğunu görüyoruz.

Ülkemizde yaklaşık 30 milyon civarında meyve üretimi var. Bunun 5.4 milyonu Mersin’den üretiliyor. Mersin deyince herkesin aklıma meyve ve sebze geliyor.

Belli ürünlerimiz standart anlamında, üretim anlamında ve ülkeye yayılış anlamında çok önem kazanmış. Mersin limonu dediğimizde Erdemli aklımıza geliyor. Tarımsal üretim dediğimizde Tarsus’tan Erdemli’ye kadar olan bölgede, özellikle ova bölgelerinde turunçgil üretiminin yaygın olduğunu görüyoruz.

Biraz daha yukarı çıktığımızda sert çekirdeklilerinin yaygın olduğunu görüyoruz. Erdemli’den biraz daha batı bölgelere gittiğimizde bu defa daha parçalı üretim, tropik ürünlerin olduğu, muz, çilek olduğunu görüyoruz. Yayla bölgelerine baktığımızda sert çekirdekliler, kayısı, zeytin olduğunu görüyoruz” diye konuştu.

 

“İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ARTIK KAPIMIZIN ÖNÜNDE”

Tarımsal iklim değişikliğine bakıldığı zaman sürekli bitkisel üretimden bahsedildiğini de vurgulayan Özkaya, “Tarım deyince hayvancılık ve ormancılık diye ayırmamız gerekiyor, bunun içerisinde su ürünleri de var. Yani iklim değişikliğinde sadece bizim ürünlerimiz etkilenmeyecek. Ürettiğimiz hayvancılıkta değişecek, bunun yanında özellikle iklimsel değişimlerden kaynaklanan su ürünleri dokumuz değişecek ve buna bağlı olarak da bu işlerle uğraşan kişilerle ilgili sıkıntılarımız, sorunlarımız ortaya çıkacak. Özellikle 2024 yılında 14 afetimiz oldu. Bu afetler içerisinde don bizi çok etkiledi. Bizde örtü altındaki ürünler dahil olmak üzere birçok ürün etkilendi. Bunlar önümüzdeki dönemlerde devam edecek. Sadece don değil yazın yaşadığımız sıcak ve kuru havalar olacak. Yani iklim değişikliği artık kapımızın önünde, hepimizin dokunabildiği, hissedebildiği bir noktaya gelmiş durumda. Her yıl sıcaklıkta 0.2, 0.4 santigrat artış, bizim üretim sıralamasında sadece su kaynaklarımız etkilemiyor, hastalık, zararlı mücadelemizde çok ciddi anlamda etkiliyor. Belki hiç bölgemizde olmayan farklı canlıları görüyoruz, farklı zararları görüyoruz” şeklinde konuştu.

 

“GELECEK DÖNEMLERDE NE OLACAĞINI BİLMEMİZ GEREKİYOR”

Mersin’de tropik ürünlerin artık yaygın olduğunun altını çizen Özkaya, “Turunçgiller, özellikle limon, mandalina, örtü altında kabak başta olmak üzere domates, biber gibi ürünler. Bunun dışında süs bitkileri çok yaygınlaşmaya başladı. Biraz daha yukarı çıktığımızda kayısı, şeftali gibi meyveler. Ovada Türkiye’de en fazla örtü altı meyvecilik yapan ili Mersin’dir. Böyle bir üretimin olduğu yerde hastalık, zararlı popülasyonuyla mücadele etmek, bunun dışında iklim koşullarıyla baş etmek ve aynı şekilde su kaynaklarının yok olması, dışarıdan göç gibi konularda eklenince tarımsal üretim neredeyse hepimizin başka çıkış noktaları aradığı bir noktaya gelmiş durumda.

 

“ÜRETMEKLE DEĞİL, ÜRÜNÜN GIDA GÜVENLİĞİNİN SAĞLANMAMASIYLA İLGİLİ SIKINTI VAR”

Tarımsal üretimde bir şekilde istihdamı artırmak, üretimi devam ettirmek, sürdürmemiz gerekiyor. Sürdürülebilir tarım dediğimiz şey bizleri bekliyor. Yani bu sıkıntılar ekseninde ilerlerken, dünyada da yerelde de hem zincir marketlerde hem pazarlarda gıda güvenliğini sağlamak için çevreyle ilgili sıkıntıları azaltabilmek için kalite standartları isteniyor. Üreticilerimizin sadece üretimle ilgili sorunları yok. Aynı şekilde ürettikleri ürünün gıda güvenliğinin sağlanmamasıyla ilgili sıkıntıları var. Belli bir standarda ihtiyaçları var.

Yarın bir gün başımıza gelecek şey de su krizi! Su kaynaklarını nasıl kullandığımız, karbon ayak izimiz de önemli. Bunun yanı sıra iş güvenliğiyle olan standartlar kapımızda bekliyor. Bu kadar farklı konuları konuşmamız gerekirken maalesef en önemli problemimizin plansız üretim olduğunu da görüyoruz. Mersin iklim anlamında inanılmaz bir yapıya sahip. Topraklarımız gerçekten çok verimli. Ürettiğimiz ürünleri pazarlamamız gerekiyor. Bunu yaparken gelecek dönemlerde ne olacağını bilmemiz gerekiyor” diye konuştu.