Kıymet Gökçe

Kıymet Gökçe

YASAK KİMİN UMURUNDA?


15.07.2024

Yaz mevsimini ortaladık..

Aşırı sıcaklar bunaltmaya devam ediyor..

Özellikle hafta sonlarında halk, biraz nefes almak biraz serinlemek için ya denize ya yaylalara ya da kırlara atıyor kendini..

Elbette haklarıdır, elbette gidecekler..

Ohh sefaları olsun.

Bunca sıkıntının arasında kısacık mola.

Ancak, malum yaz mevsimi orman yangınlarının da en riskli olduğu dönemdir.

Gün geçmiyor ki, güzelim ülkemin bir köşesinden içimizi de yakan bir orman yangını haberi gelmesin..

Ciğerlerimiz gözümüzün önünde cayır cayır yanıyor..

İçinde yaşayan binlerce canlı da öyle..

Ve ne yazık ki bu yangınların büyük bölümü insan kaynaklı..

Kimi umursamadan sigara izmaritini atıyor,

Kimi yaktığı mangalın ateşini söndürmüyor,

Kimi de ne yazık ki bile isteye gözbebeğimiz ormanlarımızı ateşe veriyor..

 

***

 

Son yıllarda orman yangınlarını en aza indirmek için belirli tarihler arasında bu alanlara girişler yasaklanıyor artık..

Yaz aylarının başlangıcından sonbahara kadar sürüyor bu yasak..

Ne güzel!

İçimiz rahat değil mi?

Değil efendim değil!

Mersin Valiliğinin 15 Haziran-30 Eylül tarihleri arasında ormanlık alanlara girişleri yasaklayan kararını, bu kentte yaşayan herkes biliyor değil mi?

Ama hafta sonunda “şöyle bir dağ havası alayım’ diye yaylalara doğru çıktığınızda, yol boyunca gördüğünüz manzara karşısında öfkelenmemek mümkün değil!

Yahu kardeşim, tamam biraz nefes al, sıkıntılarını biraz ötele ama bunu neden yasakları delerek yapıyorsun?

Neden ormanlık alanda piknik yapacaksın diye güzelim ağaçların gölgesinde mangal yakıyorsun?

Üstelik de sıcakların tavan yaptığı bu günlerde, ufacık, minicik bir kıvılcımın devasa, önüne geçilemez bir yangına kapı araladığını bilmiyor musun?

Yazık değil mi bu ağaçlara?

Yazık değil mi bu alanlarda yaşayan binlerce canlıya?

Hem çok sıcak hem çok nemli hem de rüzgarlı bu havalarda o minicik kıvılcımın gelip senin evini de bulmayacağını nereden biliyorsun?

İnsan canına bile mal olabileceğinin farkında değil misin?

Ciğerlerinin cayır cayır yanmasına nasıl gönlün razı oluyor?

Güzelim ormanlarımız kül olup gittiğinde nefes alacak bir alan, gölgesinde dinleneceğin tek bir ağaç kalmayacağını bilmiyor musun?

Hatta şehrinin ikliminin değişeceğini, sellerin yaşadığın sokağı ve evini vuracağını, toprak kaymaları nedeniyle kapanan yolların geçit vermeyeceğini, oksijensiz kalacağını, karbondioksite boğulacağını bilmiyor musun?

Çocuklarına, torunlarına çölleşmiş, havası kirlenmiş, kurak, susuz bir kent, bir ülke, bir dünya bırakmak mı niyetin?

Yapmayın etmeyin gözünüzü seveyim..

Bu sorumluluğun altından kalkamazsınız sonra..

***

 

Ayrıca, ormanlarımızı korumak, akciğerlerimize sahip çıkmak için yasağa gerek var mı?

Doğaya biraz saygı duysan, tüm canlıların yaşam haklarını gözetsen, ağacı, çiçeği, böceği biraz sevsen, yaşadığın toprakların değerini biraz bilsen, tek bir yaprağı bile gözün gibi korusan yasaklara gerek kalır mı?

***

Son sözüm de Mersin Valiliği ve tabi ki Mersin Orman Bölge Müdürlüğüne;

Hadi diyelim ki, insanlar yasak falan dinlemiyor, giriyor ormanlık alana yakıyor mangalı bakıyor keyfine..

Peki buraları denetleyecek kimse yok mu koskoca kentte?

Yarın acı bir felaketle karşılaştığımızda bunun hesabını kim verecek?

Kentin akciğerlerinin yok olup gitmesinin vebali altında kim kalacak?

Canım ormanlarımızın kül olmasına izin vermeyin..

Varsa eğer artırın şu denetimleri, özellikle de hafta sonları..

Yoksa da bir an önce başlayın lütfen!

Yarın çok geç olabilir!..

ARŞİV YAZILAR