Yüksel Ekici

Yüksel Ekici

GEÇMİŞ OLSUN!...


23.12.2025

    Atatürk Parkı hizmete açıldığından bu yana Mersin’in merkezindeki tek geniş yeşil alandır.

    Sosyal yaşam merkezidir aynı zamanda.

    Daha doğrusu öyleydi.

    Şimdilerde yeşil oranı düşmüş, düşürülmüş, beton oranı sorumsuzca yükseltilmiş, bakımsız bırakılarak sosyal yaşamadan koparılmış, dev rıhtımlarla denizden uzaklaştırılmış, yine devasa vinç kuleleriyle tüm vasıflarından koparılmış ucube alan haline getirilmiştir.

    Gündüzleri bile girmeye korkarsınız desem yeridir.

   Yıllar önce şöyle yazmışım bu şehrin başının tacı, gözünün nuru parkımızın aslında ne olduğunu.

    “Üzerine titrenildiği, sosyal yaşamın merkezi durumunda olduğu yıllarda Mersin’in alternatifsiz tek açık alan donatısıydı.

    Üstelik bundan sonrada Atatürk Parkı formatında bir alana sahip olma şansı yoktur Mersin’in.

    Kaybettiğiniz takdirde yerine yenisini koyamayacağınız bir inciydi.

    Artık yok..

    Gözden çıkarılmasına üzüldüğüm, kızdığım temel nokta budur.

    Akdenizlinin denize ulaşımının kesilmesini, Toroslar ile bağının koparılmasını da beraberinde getirir üstelik.

    Parkın neden yok edilmek istendiğini görmezden gelip arada katalizör görevi yapmak isteyenleredir lafım;

    Atatürk Parkı bu şehrin öncelikli sorunlarından biridir.

    Yaşamalı, yaşatılmalıdır.

    On binlerce Mersinli’nin hakkıdır.

    Tuzu kuruların anlayamayacağı bir gerçektir  parkımız.

    Daha da iddialı söyleyeyim.

    Atatürk Parkı Mersin’dir.

    Bir anılar yumağıdır.

    Kent belleğinin önemli bir parçasıdır.

    Ben Atatürk Parkının korunmasından, kollanmasından bahsederken tüm bunları kastediyorum.

    Mersinli olamayanlar, olmayı da bugüne kadar düşünmeyenler ise yandaşlığın,  yalakalığın verdiği dürtüyle taş atıp duruyorlar.

    Aslında taşlanmaya çalışılan ben ve benim gibiler değildir.

    Atatürk Parkıdır taşlanan.

    Mersin’in dünüdür.

    Bu günüdür.

    Özünde yarınıdır.

    Nefes borusu, yaşam kaynağıdır.

    Bizatihi Akdeniz’dir, Akdenizlidir.

    Taş’layın gari.”

    Bugüne dönersek:

    Artık taşlamaya gerek yok.

   Çünkü artık park yok.

   Demem o ki;

   Sevinin gari!..

 

    **

    Sevdiğim Laflar:

    “GELEN GİDENE RAHMET OKUTUR!...”

ARŞİV YAZILAR