Yüksel Ekici

Yüksel Ekici

GAZETECİ HATIRLATIR!..


12.05.2025

Bizim belediye başkanlarımızın seçildikten sonraki vurdumduymaz, hesap vermez  hallerini yıllardır yazar, söylerim.

    Başkanların bir kulaklarından girer, diğer kulaklarından çıkar.

    Bir diğer deyişle;

    Ben söylerim, ben dinlerim.

    Belediye başkanlarına eski dönemlerde şehrül-emin derlerdi.

    Şehrin emanet edildiği güvenilir insan anlamında kullanılırdı.

    Yazılışı konusunda farklılıklar olsa da genel kullanım bu şekilde.

    Yeni yetme belediye başkanlarımızın sanki “emin insan” olmakla pek ilgilenmiyor gibi bir halleri var oysa.

    “Emin” olmak eskilerde kalmış sanki.

    Şehrin hakimi olmak daha ön planda gibi duruyor şimdilerde.

    Görüntüleri öyle,  uygulamaları öyle, bakışları bile öyle.

    Şimdi uydurmuş olsam da şehrül-hakim kelimesi bu özetlediğim durumu daha net anlatabilir diye düşünüyorum.

    Bizim şehrül-hakimlerimiz bu nedenle kafalarına göre takılır, canları neyi çekmişse onu yapar, kimselere sorma ihtiyacı duymazlar.

    Hesap vermeyi ayıp, bilgi vermeyi gereksiz, fikir sorup, onay istemeyi zul kabul ederler.

    Belki hatırlayanınız çıkar.

    Zeki Alasya ile Metin Akpınar’ın bir oyunu vardır.

    Uzaydan gelip tesadüfen ülkemize giriş yapan genç, güzel ve alımlı uzaylı kıza şirin ege’li aksanıyla kendisini anlatmaya çalışan Metin Akpınar şöyle der, eliyle de göstererek;

    “Bureler, şureler, oreler hep benim biliyon mu?..”

    Kafa aynıdır.

    “Hakim benim” kafasıdır.

    Üstelik bir tiyatro oyunu falanda değildir.

    Yalın gerçektir.

    Bu nedenle bizim şehrül- hakimlerimiz basın toplantısı falan yapmazlar.

    Onun yerine kendilerini sessizce dinleyecek, soru sorarak insicamı bozmayacak yoldaş medyacıları toplarlar.

    Onlar anlatır.

    Yoldaş medyacılar dinlerler.

    Bu medyacıların en makbul olanı şehrül-hakim soluklanmak için es verdiğinde “ne güzel anlatıyorsunuz” diyenlerdir.

    “Aferin” bakışı alırlar anında.

    Oysa şehrül-hakim seçilmeden önce farklıdır bunlar.

    Gazetecilerin ayağına giderler.

    Gazeteciler sorar, onlar cevap verir, ne yapacaklarını saatlerce anlatmaktan, eşsiz  fikirlerini ortaya saçmaktan yorulmaz, nefeslerini esirgemezler.

    Bugün farklıdır.

    Yoldaş Medyacıların sadece dinlediği, gazetecilerin dilsizleştiği bu dönemi “bir hatırlatan olur” başlığıyla MGC (Mersin Gazeteciler cemiyeti” Başkanı R. Kaya Tepe cemiyetin yayın organında dile getirmiş.

    Şehrül-hakimlerin özellikle yerel basına bakışlarını yazmış.

    Üşenmemiş, “seçimden önce, seçimden sonra” diyerek kategorileştirmiş.

    Verilen sözleri hatırlatmış.

    Şehrül-hakimlerin seçimden sonraki hallerine, tavırlarına, suskunluklarına dikkat çekmiş.

    “5 Yıl çabuk geçer. Sandık gene ortaya gelince verilen bu sözler tek tek hatırlatılır.

    Vatandaş hatırlatmazsa gazeteci hatırlatır.

    Gazeteci hatırlatmazsa tarih hatırlatır.

    Tarihin hatırlattığı da asla silinmez.” deyip yazısının sonunu iyice pekiştirmiş.

    İyi de etmiş.

    Olması gerekeni yapmış.

    Eline sağlık.

    Hal böyleyken;

    Bizim şehrül-hakimler ders alır, iki satırlıkta olsa düşünür, nedamet duyar diye aklınızdan geçirmeyin derim.

    Polyanna’yı şöyle temiz hava alalım diye dağa götürürler de haberimiz bile olmaz bizim ellerde.

    Muktedirleşmesinler yeter gari.

    **

    Sevdiğim Laflar:

    “TABAĞINDAKİNİ YERKEN, GÖZÜ TENCERE KOVALAR!..”

ARŞİV YAZILAR