Hediye Eroğlu

Hediye Eroğlu

VEKİL –POLİS KAVGASI


2.05.2025

CHP Ankara Milletvekili Adnan Beker'in şoförü "dur" ihtarına uymayarak aracını polis memurunun üzerine sürdü. Yaralanan polis memuru şoförden şikayetçi oldu.

 

Hande Fırat CNN Türk canlı yayınında CHP Milletvekili Adnan Beker ile konuşurken çileden çıktı. Aracını polisin üzerine süren Adnan Beker'e 'vekil olunca ne oluyor' diye çıkışınca, Adnan Beker de 'siz de emniyet müdürünü arıyorsunuz' dedi.

 

Bunun üzerine sosyal medyada AKP ve CHP arasında ‘polis – vekil’ kavgası yaşandı.

 

AKP’lilerce, Mersin’de AKP Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmaz’ın 2011 yılında kontrol amaçlı aracını durduran trafik polisine hakaret ettiği görüntüleri hatırlatıldı.

 

CHP’liler ise CHP Ankara Milletvekili Adnan Beker’e yüklendi!...

 

Ne yazık ki bu durum şunu gösteriyor ki;, ‘O bunu yapmış, sen de şunu yaptın’ ile bataklıktan debelenerek daha çok batıyoruz!

 

Mesele üstünlük ise vekillerin üstünlüğü yoktur! Millet üstündür! Görevini yapan üstündür!

 

Geçmişi hatırlatmak hatalardan ders almak, aynı yanlışlara düşmemek için geçerli olmalıdır! Doğrudur yerindedir!

 

Hele hele gazetecinin görevi aslında zaten insanlığın hafızası olma sorumluluğudur!

İşte bu sayede daha iyiye, doğruya, daha eşit bir dünyaya ulaşabiliriz.

 

Bugün 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’dür! Basının özgür olmasının kimsenin işine gelmedi bir dünya düzeninde kutlama yapmak tabiî ki mümkün olmuyor…

 

Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü, 2025 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye’nin 180 ülke içinde 159. sıraya gerilediğini açıkladı.

 

Merkezi Paris’te bulunan RSF, her yıl olduğu gibi 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü öncesinde küresel endeks verilerini yayımladı.

 

Geçtiğimiz yıl diğer ülkelerde kaydedilen “daha vahim” gerilemeden istifade ederek 7 sıra ilerleyen Türkiye, 2025 RSF Endeksi’nde bu kez medya özgürlüğünü hiçe sayan ulusal şartlar nedeniyle 1 sıra geriledi ve “çok vahim” kategorisinde kaldı.

 

Türkiye, 2002 yılında 99. sırada kendine yer bulduğu sıralamada 2016’da 151, 2017’de 155, 2018 ve 2019’da 157’inciliğe kadar gerilemiş; 2020’de 154, 2021’de 153, 2022’de 149, 2023’te 165, 2024’te 158. sırada gösterilmişti.

 

RSF Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, Türkiye’nin endeksteki dizginlenemeyen gerilemesini endişeyle karşıladıklarını açıkladı. Önderoğlu şunları söyledi: “Medya sermayesinin ilan ve reklam gibi yollarla kamu eliyle ayrımcı tarzda desteklenmesi, eleştirel yayın kuruluşlarının keyfî tarzda para cezalarıyla hedef alınması, dijital çağda bağımsız medyanın gelir modellerinin desteklenmemesi gibi faktörler Türkiye medyasını da son yıllarda endişe verici bir kırılganlığa taşıdı. Yasal ve fizikî süregiden baskılardan usanan gazetecilik, uzun yıllar demokratik düzenleme ve güvenceden yoksun kaldıktan sonra, şimdi de ekonomik istikrarsızlığın getirdiği darbeyle zayıflama gösteriyor. Karşı karşıya bulunduğumuz tehlike, medyada tek seslilik.

 

Gazetecilere yönelik fiziksel saldırılar basın özgürlüğü ihlallerinin en görünür yönü olsa da, daha sinsi olan ekonomik baskılar da büyük bir engeli oluşturuyor. Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ndeki ekonomik gösterge 2025’te düşüş göstermeye devam ederek daha önce görülmemiş kritik bir eşiğe ulaştı. Sonuç olarak, basın özgürlüğünün durumu ilk kez bu faktöre bağlı olarak dünya çapında ‘zor’a girdi.

 

Çoğulcu, özgür ve bağımsız bir medyanın güvence altına alınmasının istikrarlı ve şeffaf mâli koşullar gerektirdiğini vurgulayan RSF Yayın Direktörü Anne Bocandé, “Ekonomik bağımsızlık olmadan özgür basın da olamaz. Haber medyası mâli açıdan zorlandığında, kaliteden ödün verme pahasına reyting yarışına kapılabilir ve kendilerini sömüren oligarkların ya da kamusal karar alıcıların kurbanı olabilirler” dedi. Bocandé, ortaya çıkan tehlikeyi şu sözlerle açıklıyor: “Gazeteciler yoksullaştığında, dezenformasyon ve propaganda şampiyonu basın düşmanlarına karşı koyacak araçları da kalmaz. Gazeteciliği besleyen ve mutlaka mâliyetli olan güvenilir bilgi üretimini garanti altına alan bir medya ekonomisini yeniden tesis etmemiz gerekiyor. Çözümler mevcutsa da bunların geniş ölçekte uygulanması şart gözüküyor. Mâli bağımsızlık, kamu yararına hizmet eden özgür ve güvenilir bilginin güvence altına alınması için hayatî bir koşul.

 

ARŞİV YAZILAR