Vatandaş vefat etmiş.
Öbür dünyaya vardığında iki kapı bulmuş karşısında.
Kapıların önündeki danışma yazan bölümün önündeki kuyruğa girmiş beklemeye başlamış.
Sıra kendisine gelmiş nihayet.
Görevli “sizi cehenneme alacağız” deyip, yolu göstermiş bizim vatandaşa.
Çaresiz girmiş cehennemin kapısından içeri.
Girmiş ki; ateşler yanıyor, kazanlar kaynıyor, her yerden acı dolu feryatlar yükseliyor.
Her kazanın başında eli mızraklı bir zebani.
Kazandan kafasını çıkarana elindeki üç çatallı mızrakla vurup kazanın dibine geri gönderiyor.
Görevli zebani gelmiş yanına;
“Üç gün misafirsin, gez dolaş, sonra cezanı çekmeye başlayacaksın” demiş bizimkine.
İkinci gün dikkatini bir kazan çekmiş misafir vatandaşın.
Kazanın başında bekleyen bir zebani falan yok.
Arada bir birisi kafasını kazandan çıkarıyor, ama anında yine kazanda kayboluyormuş.
Merakla sormuş ilk gördüğü zebaniye;
Bu kazanın özelliği ne, neden çıkmaya çalışanlar geri düşüyor, kimse başında beklemiyor?.
Umursamaz bir tavırla cevaplamış zebani;
“O kazanda gazeteciler var” demiş ve eklemiş;
Çıkmaya çalışanları meslektaşları anında ayaklarından geri çekiyorlar; o nedenle başlarına bir nöbetçi koymaya gerek duymuyoruz.”
Yıllar, yıllar önce rahmetli Tankut Tufan’dan dinlemiştim yazdığım kısa anekdotu.
O zamanlar anlatır, gülerdik.
Şimdiki durumumuz aynı anlattığımız anekdot gibi.
Üstelik; öbür dünyada değil, bu dünyada.
Ama gülemiyoruz artık.
Günümüzde hiçbir sorumlu herhangi bir eleştiriye cevap verme gereği duymuyor.
“Ekmeğine bakan” yancılar, yoldaşlar var bu iş için görevli.
“Cevapmatik” olmuşlar ki, kurşun geçmez maşallah.
Dış kapının mandallarından kapıya sıra gelmiyor anlayacağınız.
O da Mersin’in derdi olsun gari.
**
Teee, 2022 yılından kalma bir yazı.
Yıllar geçmiş üzerinden.
Ama değişen bir şey yok.
Bırakın değişmeyi daha da acınası bir durumdayız.
Hani ne derler_.
Ölmüşüz de, ağlayanamız yok.
O zaman:
Gömün gitsin gari..
**
Sevdiğim laflar;
“TEKKEYİ BEKLEYEN ÇORBAYI İÇER!..”
ARŞİV YAZILAR