Türkiye’de günlerdir en çok tartışılan konulardan biri de sokak hayvanlarını ‘uyutma’ yasa tasarısıdır. Bu yasa tasarısı ne içeriyor. 30 gün boyunca sahiplenilmeyen köpekler, iğne ile ilaç verilerek uyutulacak yani açık söylemek gerekirse öldürülecek, katledilecek.
*
Şimdi sormak istiyorum. Bu yerel yönetimler ne iş yapıyor? Bu aralar tek tek çıkıp konuyla ilgili konuşuyorlar. Yok kısırlaştırma yapmaya kalksak yıllar sürer, yok başka çare yok, yok barınaklar yetmiyor vesaire vesaire... Eeeee bugüne kadar neredeydiniz. 2004 yılından bu yana Hayvan Hakları Kanunu yürürlükte. 20 yıldır neden siz görevinizi yapmadınız, neden merkezi hükümetin gerekli kurumları yaptırım uygulamadı.
*
Tam 20 yıldan bahsediyoruz. 20 yıldır bin 393 belediyeden bin 100’ü kısırlaştırma merkezi kurmadı. İşini yapmayan belediyeler buradaki köpekleri ormanlara, dağlara, çöplüklere attılar. Her zaman ölüme terk ettiler. Oysa ki yasa gereği belediyeler bu masum, çaresiz ve zararsız hayvanları kısırlaştırmalıydı. Bunu yapmadılar ve şimdi kendi suçlarını bakımını üstlenmedikleri zavallı köpeklere atıyorlar. Daha yasa çıkmadan içimizi karartan, içimizi yakan görüntüler gelmeye başladı bile. Şanlıurfa’da sokak köpeğinin boğularak nasıl katledildiğini hepimiz gördük. Biz diyoruz ki devlet öldürmez, yaşatır...
*
Kimse şunu unutmamalıdır. Her canlının yaşam hakkı vardı. Evet aynı dünyayı paylaştığımız, aynı ortamda yaşadığımız, kimimizin aynı evde hayatına devam ettiği sokak hayvanlarını öldüremez, onlara eziyet edemezsiniz. Bu iş sokaktan, hayvandan ve gerçeklerden habersiz masa başı bürokratların hazırladığı çözüm önerileriyle tartışılamaz. İnsan değerleri yüce ve asil bir millet olarak biz ne ara bu kadar öz değerlerimizden uzaklaştık. Bir an önce bu yasa tasarı gözden geçirilmeli, sokak hayvanlarımızı koruyan bir yasa ile yola devam edilmelidir. Son söz olarak da; “Onları sevmekle başlayacak her şey” diyorum...