Çok anlamlı değil mi? Terzi kendi söküğünü dikemez...
Bunu tam da gazetecilikte de görebiliyoruz. Herkesin derdini çözmeye çalışan, insanların sıkıntısını duyuran, sorunları dile getiren gazeteciler, kendileriyle ilgili sorun olduğunda adeta sus pus oluyorlar...
***
Eğer gazetecilerin sorunu varsa burada bütün kurumlarda durumu ne görür, ne duyar, ne konuşur. Çünkü onlar da bu durumdan memnundurlar. Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı sarı basın kartı (şimdi turkuaz) dediğimiz karta sahip gazeteciler, belediyelerin ve bakanlıkların toplu taşıma araçları, otoparkları, müzeleri gibi birçok hizmetten ücretsiz yararlanır. Mersin’de de durum aynıdır...
***
Maalesef seçimden önce Mersin Büyükşehir Belediyesi henüz nedeni belli olmayan bir sebepten dolayı gazetecilerin belediyenin otoparkına ücretsiz girişini yasakladı. Sebep? Yok. Desem ki CHP’li belediyeler böyle bir karar aldı ama öyle bir şeyde yok. Çünkü halen İstanbul, Ankara, İzmir gibi aynı partide olan belediyelerde otoparklar, toplu taşıma araçları gazetecilere ücretsiz. Ya buradaki yetkililer işi bilmiyor ya da işi biliyorlar ama sorunu çözmek istemiyorlar...
***
Tabi burada Mersin Gazeteciler Cemiyeti’ne (MGC) de büyük görev düşüyor. Başta başkan olmak üzere bütün yönetim kurulu duruma tepki göstermeli, sorunu bir an önce çözmeli. Ancak seçimden önce bu karar verilmesine rağmen, bu kadar sürede sorunun çözülememesi beni endişelendiriyor. Gazeteciler kimsesizlerin kimsesi, her kesimin gözü, kulağı ve sesidir. Basit gibi duran bu sorun çözülmezse daha çok sorunla karşı karşıya kalırız. Benden demesi....