Şu anda 4 tane büyük liman, 3 serbest bölge, 14 lojistik termilan ve 30 milyon ton yük elleçleme, 7 milyon ton yük taşıma kapasitesine sahip olan Cey Holding Başkanı Ali Avcı, Taşucu Limanı’ndaki gelişmeleri değerlendirdi.
Haber Merkezi
Cey Holding lojistik sektöründe; taşımacılık, antrepo, depo, tahıl siloları, kombine taşımacılık, ulus lararası liman işletmeciliği, güneş enerjisi üretimi ve çevre hizmetlerinde büyük yatırımlar yaparak hizmet sektöründe öncülüğünü sürdürüyor.
Cey Holding 55 yıllık mazisi ile 3,8 milyon m2 alan üzerinde kurulu 4 Liman, 30 milyon ton liman hizmeti, 13 Lojistik Terminal ve 3 Serbest Bölge ile sektörünün önde gelen firmalarından biri olarak 1500 çalışanıyla faaliyet gösterdiği alanlarda zirveye oynuyor. Türk ekonomisi ne geniş çaplı, modern tesisler kazandıran Cey Holding , Karadeniz’in en büyük limanı olan Samsunport ile başladığı limancılık faa liyetlerine Ceyport Tekirdağ Limanı, Mersin Serbest Bölge Limanı ve Ceyport Taşucu Limanı’nı da bünyesine katarak entegre çözümler sunuyor.
CEY HOLDİNG’DE CEYNAK LOKOMOTİF ŞİRKET
Ekovitrin Medya Grubuna Cey Holdingin çalışmalarını değerlendiren Yönetim Kurulu Başkanı Ali Avcı, İcra Kurulu Başkanı oğlu Berzan Avcı ile birlikte soruları yanıtladı.
Cey Holdingi niçinde Ceyport ve Ceynak gibi birçok şirketi barındırdığını söyleyen Ali Avcı, “Ceynak da lojistik alanında bu şirketlerimizden bir tanesi. Ama holdingimizin kuruluşumuzdan bu yana lokomotifi olan Ceynak grup içinde önemli bir yere sahip. 55 yıllık bir geçmişe sahip tüm grubun şirketleri ağırlıklı olarak lojistik, limancılık faaliyetleri ve serbest bölge alanında hizmet veriyor. Bununla beraber yine lojistikle bağlantılı paralel depo ve antrepo işletme ciliğimiz de ön sıralarda.
“TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK ANTREPOLARINI İŞLETİYORUZ”
Geçmişte sadece bir taşımacılık faaliyeti gibi görülen sektör artık komplike bir mevzuat haline geldi. Depoculuk, dağıtım, paketleme, limancılık faaliyetleri ve diğer hizmetler hepsi artık toplu bir konu olarak bütünsel bir konu olarak değerlendirdiği için Ceynak da kendisini bu anlamda yeniledi. 1985’lerden sonra Türkiye’de beyaz et furyasıyla kanatlı üretim yapan firmalar yem hammaddesi ithal etmeye başladılar. Biz de bu ticarette yerimizi konumlandıra rak söz konusu bölgelerde depolar açtık, silolar yaptık ve kendimizi geliştirdik. Cey Holding’de depoculuk faaliyetleri 1990’dan sonra ağırlıklı olarak devam etti ve bugün itibariyle 3 milyon ton dökme yükü stoklama kapasitemiz oluştu. Bu stok avantajıyla hem ticaret yapan hem o ticaretten faydalanan firmalara ciddi bir katkı. Yani sonuçta bu yaptığımız yatırımlar hem sektöre olumlu ör nek oldu, hem de kullanıcılar tarafından çok büyük bir avantaj sağladı. Bugün itibariyle Türkiye’nin en büyük antrepolarını Ceynak işletiyor” dedi.
“GİTTİĞİMİZ YERİN CAZİBESİNİ ARTTIRDIK”
Holdingin depo, antrepo işiyle kalmadığını ve gelinen noktada taşımacılık hizmetini kendi limanlarında da yapmaya başladıklarını söyleyen Avcı, “İlk limanımız Samsun’dur. Kendimiz aslen Adana-Mersin kökenliyiz ama ticaret bizi ilk olarak Karadeniz’de iş yapmaya sevk etti. Fokuslanmamız gereken Orta Doğu ve Irak pazarının yanında Rusya ve Türk Cumhuriyetleri oldu. 90’lı yıllarda ABD ve uzak ülkelerden getirdiğimiz tahıl, buğday, mısır gibi yakın pazar olan Rusya, Ukrayna ve Kazakistan temin etmeye başladık. Dolayısıyla yükün en doğru giriş noktası Karadeniz limanları oldu. Bu limanların en büyüğü de Samsun limanıydı. Bu yüzden işe Samsun’dan start verdik. İş büyüdükçe bu defa Tekirdağ Limanı, Taşucu Liimanı, Mersin Serbest Bölge limanlarını faaliyet alanımıza aldık. Yani biz de bizim Samsun ve Tekirdağ modelinde hemen arkasında örneğin Tekirdağ’da yani 100 bin metrekare projede ve imarda ve şartname de vardı. Yaklaşık 100 bin metrekare deniz dolgusu ve yeni liman alanları oluşturuldu. Buralarda yaptığımız yatırımlarla bölgenin cazibesi arttı.
Cey Holding olarak limanları yükleme, boşaltma yerlerinden çıkardık birer lojistik merkezi haline getirdik. Çünkü lojistik maliyetler mal ticaretinde önemli bir unsur olmaya başladı. En ucuza mal eden, en ucuz lojistik maliyetlerle malı ulaştıran, satan firmalar her zaman öne çıkıyor. Bu pren siple; Cey Holding olarak özelleşen kamu limanlarına yatırımlar yaptık. Liman bölgeleri bir ticaret merkezi haline geldi.
“4 LİMAN, 4 SERBEST BÖLGE, 14 LOJİSTİK TERMİNAL VE 30 MİLYON TON ELLEÇLEME İLE 7 MİLYON TON YÜK TAŞIMA KAPASİTESİNE SAHİBİZ”
Şu anda 4 tane büyük liman, 3 serbest bölge, 14 lojistik termilan ve 30 milyon ton yük elleçleme, 7 milyon ton yük taşıma kapasitesine ulaştıklarını açıklayan Ali Avcı, “Lojistik depolama ve liman devi haline geldik. Holdingin bünyesinde taşeronlarımız hariç beyaz ve mavi yakalı yaklaşık 1500’ün üzerinde personelimiz var. Türkiye’de yaklaşık bunların tamamında kendimize yani mülkiyette kendimize ait olmak üzere 500 bin metrekarenin üzerinde kapalı yatay depomuz var. Yaklaşık 450 bin metrik ton yani 450 bin ton aynı anda silolarımız hizmette. Yine 130 tahıl silomuz, 200 bin metrik küp kapasiteli likit terminallerimiz faaliyetini sürdürüyor. Bu yatırımları 90’lı yıllardan bu yana 30-35 yılda hayata geçirdik.
MERSİN TAŞUCU’NUN HİKÂYESİ FARKLI
Gelelim hemen çok güncel Mersin Taşucu’na… Eski SEKA’nın olduğu yer. Burada kâğıt üretiliyordu. Çok geniş bir alan. Ancak liman alanı çalıştırılamamış. Burayı aldığımızda 1 kilogram dahi yük elleçlemesi yoktu. Limanda sadece Kıbrıs’a ve Orta Doğu’nun bazı ülkelerine giden feribotlar vardı. Şimdi oraya modern bir liman yapılıyor. Burada Doğu Akdeniz için daha önemlisi Konya ve Karaman’a açılan bir deniz kapısı hayata geçiyor” şeklinde konuştu.
CEY 50 SERBEST BÖLGE İÇİNDE
Serbest Bölge faaliyetlerine de ayrı bir parantez açan Avcı, konuşmasını şöyle sürdürdü; “Dünyada bu ekonomik münhasır bölgeler ve serbest bölgeler adı altında 3000’e yakın kuruluş var. Bu 3000 serbest bölge arasında en iyi konum olan en iyi stratejik yapısı olan dünyaya en fazla ticareti olan 50 tane serbest bölgenin içerisinde Cey Holding de var. Yani Mersin Serbest Bölge bunlardan bir tanesi. Mersin aynı zamanda Türkiye’nin ilk serbest bölgesidir. Mersin Serbest Bölgesi’nin tek başına 4 milyar dolar işlem hacmi var. Çardak’taki Denizli Serbest Bölgesi’ni de aldık. Şu anda orada ciddi bir yatırım yapıyoruz. İlk etapta yaklaşık 30.000 m² kapalı alanı bitirmek üzereyiz. Yine Konya ve Karaman başta İç Anadolu son derece iyi sanayisi, dış ticarette ve ihra catta çok olan ağırlıklı bir bölge. Limana da oldukça yakın. Tabii yol ve tüneller açısından dezavantajları da var. Mersin - Antalya arasındaki o otoyol bağlantısı bittiği andan itibaren lojistik açısından önemli bir liman kazanılmış olacak. İnsanlar da gelip buraya yatırım yapacaklar.
“CEY HOLDİNG SEKTÖRE FARKLI AÇILIMLAR GETİRDİ”
Uluslararası taşımacılığın yüzde 90’ı denizyoluyla yapılıyor. Tabii burada limanların önemi öne çıkıyor. Türkiye olarak genelde 39 milyar dolarlık lojistik hizmetinin çoğunu karayolu ile gerçekleştiriyoruz. Bunun çeşitli sebepleri var. Lojistik olarak hizmet ihracatının payını çevre şartlarını daha fazla düzelterek artırma planlarımız olmalı. Bura da denizyolu ile dış ticaret ağırlık kazanmalı. Ancak şu anda limanlarımız şehir merkezlerinde olduğundan yoğun iş ortamına yetişemiyor. Cey Holding olarak Türkiye’de ilkleri denedik. Lojistikte farklı bir yol çizdik. Liman yatırımlarıyla sektörü hızlandırdık. Lojistik alanlarımızda kendi enerjimizi kendimiz üre tiyoruz. Özellikle yeni yatırımlarımızla 2030 Avrupa Yeşil Mutabakatı’na bugünden hızlı bir şekilde hazırlanıyoruz.
“TÜRKİYE’YE ÇOK FIRSAT ÇIKAR”
Ticaret savaşları var Amerika bazı kararlar alıyor. Bu durum Türkiye’yi nasıl etkileyecek? Türkiye’ye buradan bir fırsat çıkar mı? Bence e çok da iyi bir fırsat çıkar. Biz yeter ki bu süreçleri doğru yönetelim. ABD’nin tarifeleri etiğe sığmıyor ama ABD’nin vergi koyduğu ülkeler aldıkları teşviklerle inanılmaz büyüyorlar. Çin Kuşak Yol projesiyle yakından ilgileniyor ve projeye büyük yatırımlar yapıyorlar. Hedef belli. Ülkeler bir malı en ucuza, en kısa zamanda, en kısa yoldan, az maliyetle nasıl taşırım projeleri yapıyor. Taşıma modlarını ele geçirmeye çalı şıyorlar. Çin, Yunanistan’da, Türkiye’de limanlar satın aldı. Türkiye’nin önemini yurtdışı çok iyi biliyor. Tedarik zincirindeki kırılmalar Türkiye’nin ne kadar lojistik merkez olduğunu ortaya koyuyor. Ancak Türkiye yüksek enflasyon sebebiyle biraz avantajını kaybetti. Her alanda pahalı bir ülke konumuna giren Türkiye, rekabette zorlanıyor. Mısır bile bizden iyi durumda.
1 MİLYAR DOLARIN ÜZERİNDE YATIRIM YAPTIK
Bugüne kadar gerek antrepolara terminallere ve serbest bölgelere limanlara özelleştirme bedelleri dahil yaptığınız yatırımın toplam tutarı giderek artıyor.
Toplam yatırım harcamalarımız 1 milyar doların üzerinde. Samsun Limanı’ndan bahsedeyim. Limanı 125 milyon dolara satın aldık. Dış kaynak kullandık, finansmanı karşıladık. Ancak satın aldığımızdan daha fazlasını limana yatırım için kullandık. Harcamaya devam ediyoruz. Özellikle ekipmanlar eski yor, yatırım yapmak gerekiyor. Yine Tekirdağ limanı da aynı. Yatırım maliyetlerimiz satın alma bedelini geçti. Taşucu Limanı da öyle. Aldığımız limanları öyle bir düzenliyoruz ki, örnek özelleştirme listelerine giriyorlar. Limanlar iyi yatırım yapıldığında iyi kazandıran yerler. Mesela Samsun’un geliriyle Samsun’da geçen yıl vergi rekortmeni olduk.
“TÜRKİYE EKONOMİSİ 2026’DA TOPARLANIR”
Yatırım yapılırken böyle güllük gülistanlık olmuyor. Mesela şu anda faizler çok yüksek. Sanayideki büyüme yüzde 0,5. Yatırımcı iştihanın açılması lazım. İstihdamın beraberinde üretim de artacaktır. Ekonomide belirsizliğin ortadan kalkması gerekiyor. Tabii bu durum sadece Türkiye’de değil, Avrupa da aynı. Fakat ne yapılıp edilip enflasyonun düşürülmesi şart. Türkiye dünya ekonomisi ne entegre. Dünya ekonomide ne yapı yorsa bizim de aynısını yapmalıyız. Ancak yine de Türkiye ekonomisinin 2026 yılının ikinci yarısından itibaren rayına gireceğine inanıyorum.”