Mersin’deki gençlik kampında iki öğrencinin hayatını yitirdiği acı olay sonrası söz konusu bölgede ki sahilde sertifikalı cankurtaran olmadığı ileri sürüldü.
Haber Merkezi
Mersin’in Silifke ilçesindeki Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı Maliye Gençlik Kampında geçtiğimiz günlerde, 2 öğrenci boğularak hayatını kaybetti. Denize giren 3 öğrenciden 17 yaşlarındaki Cemal Emre Kurt ile Mehmet Erdem Akdeniz boğularak hayatlarını kaybederken boğulma tehlikesi geçiren Alperen Bayraktar kurtarılarak hastanede yoğun bakıma kaldırıldı. Yaşamını kaybeden öğrencilerin Ankara Erkunt Mesleki Eğitim Merkezinden kampa geldikleri öğrenildi.
VALİLİK: “ÜZÜCÜ BİR VAKA!”
İki öğrencinin ölümüne ilişkin olarak Mersin Valiliğinden yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Mersin ili Silifke ilçesi Maliye Gençlik Kampında 1 Haziran 2025’te düzenlenen deniz etkinliği sırasında üzücü bir boğulma vakası meydana gelmiştir. Ankara Erkunt Mesleki Eğitim Merkezinden gelen 75 öğrencinin katıldığı etkinlikte görevlilerin uyarılarına rağmen 6 öğrencinin güvenlik şeridini aşarak açığa çıkması sonucu boğulma tehlikesi yaşanmıştır. Görevli cankurtaranların müdahalesiyle 3 öğrenci kurtarılmış, 3 öğrenci ise akıntıya kapılmış ve öğrencilerden 2’si tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamıştır. Olayla ilgili adli ve idari soruşturma başlatılmış olup süreç Valiliğimizce takip edilmektedir.”
VALİLİĞE ‘KORUMAKLA GÖREVLİSİNİZ’ TEPKİSİ
Evrensel Gazetesi’nden Eylem Nazlıer’ın haberine göre Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Genel Başkanı Kemal Irmak, 2 öğrencinin hayatını kaybetmesi nedeniyle başta Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin olmak üzere tüm sorumluların hesap vermesi gerektiğini söyleyerek yaşamını yitiren öğrencilerin ailelerine başsağlığı diledi. Yaşanan acı olayın sadece kendisinin değil, ardından yapılan resmi açıklamaların da bir o kadar trajik olduğuna vurgu yapan Irmak, Mersin Valiliğinin açıklamasını eleştirdi. Valiliğin açıklamasında, tüm uyarılara rağmen 6 öğrencinin güvenlik şeridini aştığının söylendiğine işaret eden Irmak “Bu açıklama kabul edilemez. Sizin göreviniz, kontrolünüzdeki çocukları sadece uyarmak değil, onları korumaktır. Gerekli tüm tedbirleri eksiksiz almak zorundasınız. Bu eğitim sistemi çocukların hayatını hiçe saymaktadır” dedi.
‘NEDEN HEP YOKSUL ÇOCUKLARI ÖLÜYOR?’
Son yıllarda artan öğrenci, çocuk ölümlerine dikkat çeken Irmak “Yoksul halkın çocuklarının ölümleri hiçe sayılıyor. Çocuklar mesleki eğitim merkezlerinde (MESEM) hayatını kaybetti, KYK yurtlarında asansörlerde can verdi. Bu ölümlere ilişkin sorumlulara yönelik hiçbir adım atılmadı. Neden hep yoksulların çocukları ölüyor? Bunların hesabını kim verecek? Sorumlular nerede? Eğitim çağındaki çocuklar sürekli hayatını kaybediyor ve halen Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin o makamda oturuyor. Sayın Bakan, göreviniz çocuklar ölürken onları izlemek değil önlemektir. Baş sorumlu olarak siz de bu ölümlerden sorumlusunuz” ifadelerini kullanarak Bakan Tekin’i istifaya çağırdı.
‘SORUMLULAR HESAP VERMELİ’
Kampta boğularak can veren öğrencilerin hayatını kaybetmesinin altından okullara imam, vaiz atanmasının yolunu açan çevreme duyarlıyım, değerlerime sahip çıkıyorum (ÇEDES) projesinin çıktığına işaret eden Irmak “Bu tür projeler çocukların hayatını tehdit ediyor. Çocuklar bu projelerle hem sermayeye hem de dini vakıf ve derneklere teslim ediliyor. Bunun sonucunda da ölümler oluyor. Bu projeler, eğitimi dincileştirirken çocukları yaşam hakkından da mahrum bırakıyor. Yaşananların üzerinin ‘Gerekli uyarılar yapıldı’ gibi sözlerle kapatılmasına izin vermeyeceğiz. Bu üzeri kolayca kapatılacak bir olay değil. Bu projelerle ilgili gerçek sorumlular hesap vermelidir. Bunların başında da Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin gelmektedir. İl ve ilçe milli eğitim müdürleri ile valilik de bu sorumluluk zincirinin halkalarıdır” ifadelerini kullanarak Yusuf Tekin’in istifa etmesi gerektiğini söyledi.
EĞİTİM İŞ: “İKİ KİŞİNİN ÜSTÜNE YIKILAMAZ”
Eğitim-İş Mersin Şube Başkanı Yakup Tekin ise kampın organizasyonu ve gözetim mekanizmalarındaki eksikliklere dikkat çekerek “Öğrenciler kampa misafir olarak getirildi ama kamp alanında gerekli denetim sağlanmamış” dedi. Olayın ardından kamp müdürü ve cankurataranın gözaltına alındığını ifade eden Tekin, "Duyumlarımıza göre asıl olarak çocukların başındaki kişi uyarıları dikkate almamış" dedi. Çocukların kontrolsüz biçimde kamp alanından ayrıldığına dair iddialara da değinen Tekin “Anladığımız kadarıyla öğrenciler bir boşluktan faydalanarak kamp alanından uzaklaşmış. Bu boşluk olmamalıydı. Çocuklar kaçmış olsa bile bu, sistemin onları koruyamadığını gösteriyor” diye konuştu. “Milli Eğitim Bakanlığı çocukları bir kamp alanına götürüyorsa, her ayrıntıyı planlamak ve güvenliği sağlamak zorundadır” ifadelerini kullanan Tekin “Ancak bu tür programlarda gelişigüzel görevlendirmeler yapılıyor” dedi.
KAMPLAR ÇEDES’E TAHSİS EDİLMİŞ
Öğrencilerin hayatını kaybettiği kampın adını Google’a yazdığımızda birçok ilden bu kampa ÇEDES kapsamında öğrencilerin gönderildiği görülüyor. Mart 2025’te Aksaray il milli eğitim müdürlüğü, müftülük ve gençlik müdürlüğünün 35 öğrenciyi bu kampa götürdüğü belirtiliyor. Yine ay içinde Maraş’tan da öğrenciler yine ÇEDES kapsamında kampa götürülmüş.
‘SERTİFİKALI CANKURTARAN YOK’ İDDİASI
Valiliğin açıklamasının aksine bölgede yaşayan yurttaşlar, olayla ilgili dikkat çeken bir iddiada bulundu. Plajda görev yapanların sadece şezlonglardan sorumlu olduğunu belirten yurttaşlar ekliyor: “Burada gözetmen olarak görev yapan kişiler var ama cankurtaranlık konusunda ne diplomaları ne de sertifikaları var” dedi. İddiaya göre, çocukların boğulduğu alanda sertifikalı bir cankurtaran bulunmuyor.
BAKANLIĞA BAĞLI 48 KAMP VAR
Türkiye’de Gençlik ve Spor Bakanlığına 38’i aktif 10’u yapım aşamasında kamp alanı bulunmaktadır. Bu kamplar, 35 farklı ilde yer almaktadır. Bu kampların 13’ü deniz diğerleri doğa kamplarıdır. Bu kamplar, Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından gençlerin serbest zamanlarını değerlendirmek ve sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlerle gelişimlerini desteklemek amacıyla düzenlenir.